30 Ocak 2011 Pazar

Mantar panom ve Lady Diana

Odamda mantar bir panom var. Beğendiğim ne varsa üzerine yapıştırıyorum. Sezondan beğendiğim parçalar, almayı planladığım ya da hayal ettiğim (bazıları fiyatları sebebiyle ancak hayallerde kalabiliyor) ürünler, stillerini beğendiğim hanımlar ki bunlara stil ikonu deniliyor …vb. Hatta yemek tarifleri falan bile var. En son Glamour dergisinde sağlıklı yemek önerileri vardı. Onları da yapıştırdım. Hani bir adet kek ve kahve kaç kaloridir ve onun yerine sağlıklı ne yerseniz hem daha çok yemek yemiş olursunuz hem de karınınız doymuş olur gibi öneriler. Ben gerçi yemekle ilgili pek yazmıyorum ama gerçekten de bir adet cafe keki ve latte yerine bir adet yumurta, iki dilim ekmek, bir kase yoğurt (hem de üzerine bir kaşık balla), yanına yarım greyfurt ve yine yağsız sütlü kahve eşdeğermiş. Bence denemeye değer. Ben denedim. Pek de güzel doyuruyor.

Karnımızı doyuranlardan gelelim ruhumuzu doyuranlara. Stillerini beğendiklerim arasında Kate Moss, Olivia Palermo, Lady Diana ve Jacqueline Kennedy Onassis’i sayabiliriz ki panomda kendilerine rastlayabilirsiniz. Biraz eskiler, biraz yeniler, aslında bana göre zamansız olan tarzlar. Lady Diana’nın gelinlikli bir resmi var panomda çünkü hala o gelinliğin gördüğüm en muhteşem gelinliklerden biri olduğunu düşünüyorum. Çok da basit bir modeli olmasına rağmen. Tarzını beğenmek derken Diana’nın evliliğinin ilk zamanlarındaki ya da oğullarının doğduğu zamandaki stilinden bahsetmiyorum. Esasen eşiyle arasının bozulduğu döneme dair olan stili çok daha hoş. Sanırım kendisini ve stilini en çok bulduğu/bulmaya başladığı zamanlar. Ya da belki saray terzilerinden kopup dünyaca ünlü modacılarla tanışmaya başladığı zamanlar. Bu saray terzilerini de anlamak mümkün değil. Tamam, anlıyorum, eminim kumaşları falan çok iyidir ama ne o tayyörler öyle ya. Kadını nasıl kötü giydirmişler, göz var izan var. Hiç mi dışarıya bakmazsınız? Diana’ya ait ünlü safir ve pırlanta yüzüğün şu anda Diana yaşasaydı gelini olacak olan Kate Middleton’ın parmağında olduğunu sanırım artık bilmeyen kalmadı. Bence muhteşem bir yüzük. Zamanında Garrard isimli bir mücevherci tarafından yapılmış. Diana taktıktan sonra yüzüğün modeli Diana’nın adıyla anılmış. O zamanki değeri 28.000 poundmuş. Bildiğim kadarıyla yüzük Diana’ya özel yapılmamış. Diana mücevherciden bu yüzüğü kendisi seçmiş.

Gelelim beğendiğim sezon parçalarına. Ben deri sever bir insanım. Oldum olası sevmişimdir ama derinin giymesi inanılmaz riskli bir materyal olduğunu da söylemem lazım. Çünkü birlikte kombinleyeceğiniz alt ve üstten tutun da saçınızın şekline ve makyajınıza kadar ince bir sınır vardır basit ve şık görünmek arasında. Birini bile azıcık dahi kaçıracak olursanız vay halinize. Bana göre bu sezonda ve aslında her kış sezonunda en güzel parçalardan biri deri pantolon ve etekler. Ve hatta mümkünse camel rengi olanları. Beymen’de güzel bir camel tonunda etek gördüm. Gucci’de hoş bir pantolon var ama fiyatına bakmaya korkuyorum. Siz siz olun deriyi mümkün olduğunca sade parçalarla kombinlemeye çalışın. Mesela deri etek giyiyorsanız üstünüze tek renk bir gömlek ya da bluz giyip,(tercihen beyaz ya da krem) saçınızı da at kuyruğu falan yapın. Sakın ha sakın da kırmızı ruj sürmeye falan da kalkmayın. Bence her kadının dolabında bir adet siyah deri etek olmalıdır. Şarttır.

Çok beğendiğim çanta markalarından biri de Mulberry’dir. Panomda en az üç adet Mulberry Alexa çanta fotosu var. Mor olanı muhteşem. Özellikle üç tane birden koydum ki birisi bir gün benim olsun diye J Uzun saplı büyükçe bir çanta. Siz de benim gibi çantasına ne bulursa koyan bir insansanız bu çanta ideal. Üstelik hem omuza asılabiliyor hem de kısa sapından taşınabiliyor. Aman ne olur kolları büküp taşımayın bu çantayı. Bu çanta olmaz. Çanta derken Chanel’den bahsetmeden geçmek olmaz. Bu mesela benim için şimdilik hayal klasmanında. Sadece fiyatından dolayı değil, kullanım sıklığından da dolayı. Malum küçük bir çanta. Öyle her yere haldır haldır taşıyabileceğiniz bir çanta değil. Fiyatından dolayı tam olarak alalım bulunsun gibi bir durumu da yok. Ama kot üzeri tweed ceketlerle de öyle bir güzel duruyor ki, ne diyeceğimi bilemiyorum. Bana göre bir şey aldığınız zaman gece gündüz çok fark etmeden maksimumda giyebilmeniz lazım. Bu tam öyle değil. En azından benim için çantasında fotoğraf makinesinden, telefon şarjına ve şemsiyeye kadar her bir şeyini yanında taşıyanlar için. Neyse, bakacağız artık.

Haydi hanımlar, bir sonraki yazıda görüşmek üzereeee.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder